Friday, December 19, 2008

Madrid

Çok rahat geçen bir uçak yolculuğundan sonra yerel saat ile 10.30 da Madrid'e vardık. Madrid'e vardığımız gibi tur rehberimiz ile birlikte şehri otobüs ile gezmeye başladık. İlk durağımız Boğa güreşlerinin yapıldığı arena idi. Arena'nın içerisine sirk çadırı kurmuşlar. Ben içeri girelim diye çok ısrar ettim ama nafile :)
Burası Atocha tren istasyonu imiş. Söylemeseler ben botanik park sanacaktım .
Otobüsle şehir turumuzdan sonra eşyaları otel odasına bıraktığımız gibi attık kendimizi yollara.

Yollarda gezmek çok keyifli. Şehir noel hazırlıklarına başlamış ve heryeri renkli ışıklarla süslemişler. Yağmura rağmen tüm ispanyollar sokaklardaydı. Bu insanlar hiç evlerinde oturmuyorlarmı ?!! Hep sokaklarda hep restorantlardalar :)

Bizde ispanyollardan eksik kalmadık gece uyumak hariç hiç otele girmedik. Metro ile şehri karış karış gezdik.

Madrid'de önemle görülmesi gereken yerlerden biri kraliyet sarayı imiş. İçeride resim çekmek yasak oysa sanki devler için hazırlanmış eşyalar tam fotoluktu.

Saraydan sonra Prado müzesini gezdik. Çok şükür ben bu müzeyi gezerken uyudum :) Müze gezmek ne sıkıcı bişi. Ama annem ve babam Goya'nın , Velazquez'in , Rambrant'ın eserlerine bayıldılar.
İspanya'ya gelip Flamenco dansı izlemeden olmazdı. Ben elimde içkim , keyifle annemin kucağından izledim.


Burası da Retiro Park. Yem yeşil doğasıyla, ortadaki havuzuyla , heykelleri ile harika bir park.

Annemle babamın resminide çekmeyi unutmadım.

Retiro parktaki salıncaklara bindim , kaydıraktan kayıp bol bol eğlendim.
Ben çok şanlıyım ki en sevdiğim çizgi film Caillou'yu taa İspanyalarda bile izledim :)

1 comment:

durutarifler said...

Büyümüşte annesiyle babasının fotolarını çekermiş.